Skip to main content

Sığınaksız Bir Dünya

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 13. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

Bizler, kadına yönelik aile içi şiddete karşı mücadele yürüten kadın örgütlenmeleri olarak Söke’de 17-19 Aralık tarihleri arasında 13. kez biraraya geldik. 13. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nın bu yıl ana gündemi kadın cinayetlerine karşı mücadele oldu. Yürüttüğümüz verimli tartışmaların sonucunda birlikteliğimizi güçlendirdik, aşağıda belirlediğimiz kararlar doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürmeyi hedefledik.

  • Kadın cinayetleri erkek egemen sistemin kadını toplum hayatından silmek ve sindirmek, erkeklerin kadın bedeni ve emeği üzerindeki tahakkümünü sürdürmek amacıyla uyguladığı sistematik şiddettir. Bununla ilgili sayısal veriler yetersizdir, üstelik kadın intiharlarını kapsamamaktadır. Oysa kadın intiharları da kadın cinayetleri olarak değerlendirilmelidir. Kadın cinayetlerinin önemli bir bölümünün ateşli silahlarla işlendiği düşünülürse bireysel silahlanmanın, koruculuk gibi silahlanmanın denetimsiz bırakıldığı uygulamaların, kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti artırdığı ortadadır. Üstelik hazırlanmış olan yeni silah yasa tasarısının da gösterdiği gibi silah edinmeyi kolaylaştırma, silah kullanma yaşını aşağı çekme eğilimi söz konusudur. Ateşli silahlarla ilgili bu uygulamalar durdurulmalı, geri çekilmelidir. Kadın katillerini koruyan erkek egemen sistem ve bu sistemi ayakta tutan kurumlardan yargı, var olan yasaları uygulamamakta ısrarla direnmektedir. Kadınların yakınları tarafından öldürüldüğü birçok davada ‘haksız tahrik indirimi’, yani ‘erkeklik indirimi’ uygulanmaktadır. Adalet mekanizmalarına ya da emniyet güçlerine başvuran kadınlara yeterli koruma sağlanamamaktadır. Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılmasını öngören 432O sayılı yasaya bugünkü uygulamanın tersine, önce koruma kararının verilmesi, ardından gerekli işlemlerin yerine getirilmesi biçiminde işlerlik kazandırılmalı, kolluk birimlerinin bu yasanın uygulanmasında etkin olması sağlanmalıdır. Yasa, ivedilikle evlilik birliği olmayan birliktelikleri de kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
  • Tecavüz, cinsel şiddet olarak kadın bedenini tahakküm altında tutmanın bir başka yoludur. Tecavüze uğrayan kadınların emniyet, adli tıp, mahkeme süreçlerinde tekrar tekrar mağdur edilmeleri söz konusudur. Erkek şiddeti çoğu kez çocuklara da tecavüz olarak yönelebilmektedir. Kocaeli İl Sosyal Hizmetler Kurulu tarafından dile getirilen zihinsel engelli kadınların uğradıkları tecavüze karşılık kısırlaştırılması önerisi ise tecavüz suçunda suçu işleyenin değil, tecavüze uğrayanın cezalandırılmasının ne kadar yerleşmiş olduğuna açık bir örnektir. Tecavüzün medya aracılığıyla sıradanlaştırılmasının önüne geçilmeli, kamu kurumlarında görevlilerin ivedilikle cinsel şiddet ve cinsel suçlarla sorumluluğunu yerine getirmeleri sağlanmalıdır. Tecavüz Kriz Merkezleri konusunda önce pilot uygulamalar başlatılmalı, bu merkezlerin üniversite ya da tam teşekküllü hastanelerde kurulması gerçekleştirilmelidir. Bu alanda mücadele yürüten kadın örgütlerinin oluşumla ilgili desteği alınmalıdır.
  • Kadına yönelik yapılan çalışmalarda doğrudan kadının ihtiyaçlarını göz önüne alan bir yaklaşımın yerleşmesi çok önemlidir. Kadını değil, aileyi önceleyen yaklaşımlar, kadına yönelik şiddetin üstünü örtmekte; ailenin güçlendirilmesi, kadın açısından daha çok ve yine karşılıksız evişi/bakım hizmeti anlamına gelmektedir. Bu açıdan 26 Kasım’da Antalya’da düzenlenen Aile Konferansı’na Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Kavaf’ın katılımını ve orada alınan kararları kınıyoruz.
Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 12. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

11-13 Aralık’ta düzenlenen Kurultaya Türkiye’nin dört bir yanından katılan 70’e yakın örgüt, zaman geçirmeden yasaların uygulanması ve yeterli sayıda kadın sığınağı açılması için harekete geçiyor.

Türkiye’de sığınak ve da(ya)nışma merkezi faaliyeti yürüten bağımsız kadın grupları, belediye, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), uzmanlar ve aktivistler 11-13 Aralık’ta 12. Sığınaklar ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nı Adana’da düzenledi. Kurultayın ilk gününe yaklaşık 164, ikinci gün yapılan altı atölye çalışmasına da yaklaşık 140 civarı kadın katıldı. Kurultay’ın bugün açıklanan Sonuç Bildirgesi’ni aktarıyoruz.

İlk yıl (1998) kurultaya yaklaşık 10 kadın örgütü katılırken, bugün kurultay içinde 70’e yakın kadın da(ya)nışma merkezi bulunuyor. Kurultay, kadına yönelik şiddetle mücadelede başta 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa ve TCK olmak üzere birçok yasal düzenlemenin tartışılabilmesini ve gerçekleştirilebilmesini sağladı. Nüfusu 50 bini aşan belediyelerde sığınak açılması, 2006/17 sayılı Başbakanlık genelgesi ve 22.10.2009 tarihinde İçişleri Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanlığı arasında imzalanan protokolü kurultayın sonuç bildirgelerinin devlet tarafından resmileştirilmesinin belgeleri olarak görülmelidir. Yine kurultayın ilk düzenlendiği yıl sığınak sayısı yediyken, son verilere göre bugünkü mevcut sığınak sayısı 52’dir.

Kurultayın 1.günü program uyarınca basın bülteni, tebliğler sunumu yapılmış, açılacak atölye isimleri belirlenmiştir.

Kurultayın 2. Günü olan 12.12.2009 tarihinde ise,11.12.2009 akşam saatlerinde kapatılma kararı açıklanan kısa adı DTP olan Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılma kararı ardından; kurultay katılımcısı olan Diyarbakır, Silvan, Nusaybin, Van-Saray, Van-Erciş, Diyarbakır-Lice, Diyarbakır-Ergani’den gelen kadın da(ya)nışma merkezi ve sığınma evi temsilcileri ilgili kapatma kararı nedeniyle yaşamakta oldukları yerde tanıdıklarının yanında olmak istediklerini belirterek dönmek istediklerini, mevcut durum nedeniyle kurultay çalışmalarında verimli olamayacaklarını ifade ederek, kurultaydan ayrılma iradelerini, kurultayla da paylaşarak ve gönüllerinin kurultayda kaldığını da belirterek ayrılmak zorunda olduklarını belirtmişlerdir.

Sözü edilen veda yaşanırken, SFK temsilcisi arkadaşın, kurultaydan ayrılan arkadaşlarımızla dayanışma isteğini dile getirirken kullandığı sözcükler nedeniyle; kurultay salonunda bulunan bazı katılımcı kadınların ayrılmalar sırasında ve sonrasında yapılan konuşmalara karşı gösterilen tutum ve davranışlar ortamı germiş bu durumu şiddet olarak değerlendiren bazı guruplar, özeleştiri ve yöntem üzerine bir oturum istemiştir. Yapılan oturumda somut bir sonuca ulaşılamayınca öneri sahibi guruplar atölyelere katılmayacaklarını beyan etmişlerdir. Bu kararın ardından bazı atölyeler iptal edilmiş ve yaşananların tartışılması gerektiğini düşünen bir grup kadın şiddeti tartışmak üzere ayrı bir atölye oluşturmuştur. Atölye çalışmalarının başlaması ile kurultay programına devam edilmiştir. Sonrasında Mor Çatı ve SFK temsilcisi arkadaşlar, kurultay salonunda gerçekleşen tepkisel tavırların, şiddet içeren nitelikte olduğu düşüncesiyle, öncelikle bu durumun ve feminist etiğin katılımcılar tarafından tartışılması gerektiği yönündeki istemlerini kurultayla paylaşmışlardır.

Yapılan konuşmalar ve değerlendirmelerin ardından, kurultay katılımcılarının önemli

Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 11. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

BASINA VE KAMUOYUNA

Bizler, kadına yönelik şiddete karşı sığınak ve dayanışma merkezi faaliyeti yürüten bağımsız kadın grupları, belediyeler, SHÇEK çalışanları, üniversitelerin ilgili bölüm temsilcileri ve feminist kadınlarla 11-13 Ekim 2008 tarihleri arasında Van’da bir araya geldik. Gerçekleştirdiğimiz 11. Sığınak ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayına yaklaşık 130 kadın katıldı. Kurultay katılımcıları olarak, kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizde atölye çalışmalarıyla derinlemesine tartıştığımız aşağıdaki konuların takipçisi olacağız:

  1. Yasalarımız hala kadın cinayetlerinin ortadan kaldırılmasını sağlayacak gerekli düzenlemeleri içermemektedir: Halen Türk Ceza Kanununda bulunan “haksız tahrik” düzenlemesi, birçok kadın cinayetinde failleri haklı bir perspektiften değerlendirmek suretiyle uygulanmaktadır. Bu durumda kadının “beyaz tayt giymesi”, “işveli şekilde saati sorması”, “sıkça banyo yapması” gibi iddialar, eril hukuk sisteminde haksız tahrik nedeni olarak gösterilerek failler devlet tarafından korunmakta, neredeyse ödüllendirilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “haksız tahrik” düzenlemesi, kadın cinayetlerinde kullanılamayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
  2. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, kadın örgütleri ile yeterli işbirliği yapmamaktadır: Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün Avrupa Birliği desteği ile yürüttüğü Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete Karşı Mücadele Projesi kapsamında Aralık 2007’de yayınlanan “Ulusal Eylem Planı” önemli eksiklik ve sorunlar içermekte. Hazırlanış sürecine kadın örgütlenmelerinin yeterince dâhil edilmediği Ulusal Eylem Planı’nın içeriğinde, Planın kadın örgütleri ile birlikte hazırlandığı ve uygulamasına kadın örgütlerinin de dâhil olacağı belirtilmekte. Oysa Planda kadın örgütlerinin birçok talebi yer almamakta ve yakıcı sorunların tümü uzun vadeye ertelenmektedir. Ulusal Eylem Planının da ortaya koyduğu gibi devlet kadına yönelik şiddete karşı mücadele konusunda yeterli kaynaklar ayırarak ivedi çözümler üretmekten uzaktır.
  3. Uygulanan neoliberal ekonomi politikaları sosyal devleti küçülterek yoksulluk ve işsizliği hızla artırmakta, bunun da en olumsuz sonuçlarından kadınlar etkilenmektedir:
    • Uygulanmakta olan neoliberal politikaların bir parçası olarak Ekim ayında yürürlüğe girmiş olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası (SSGSS) kadınları erkeklere daha da bağımlı kılmaktadır. SSGSS, kadın bakış açısıyla yeniden düzenlenmelidir.
    • Kamu kurumlarından başlanılarak, istihdamda kadın kotası uygulanmalıdır. Özellikle sığınakta kalan ve şiddetten uzak yeni bir yaşam kurmaya çalışan kadınlar açısından istihdamda kota sağlanması hayati önem taşımaktadır.
    • Küresel silahlanma ve savaşa aktarılan kaynaklar, eğitim, sağlık gibi harcama kalemlerinin yanı sıra kadının güçlendirilmesine ve kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasına ayrılmalıdır.
  1. Ülkemizdeki sığınak ve danışma hizmetleri yetersiz düzeydedir: Kadına yönelik şiddet ile mücadelede son derece önemli olan danışma merkezi ve sığınakların sayısı acilen arttırılmalı, var olan ve yeni açılacak merkez ve sığınakların feminist analizlerden yararlanılarak düzenlenmesi esas alınmalıdır. Türkiye gerçeğini ve sığınak ihtisas alanını düşünerek kalan kadınlara ana dillerinde danışmanlık verecek personel bulundurulmalıdır. Öncelikli olarak Kürtçe, İngilizce, Arapça vb.
  2. Ensest ile mücadele için yeterli önlemler alınmamaktadır: Halen
Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 10. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

Bizler, sığınak ve da(ya)nışma merkezi faaliyeti yürüten bağımsız kadın grupları olarak, belediye, SHÇEK, üniversitelerin ilgili bölüm temsilcileri ve feminist kadınlarla birlikte 10. Sığınaklar ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayını 7-8-9 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirdik. Kurultayın ilk gününe yaklaşık 200 kadın, ikinci gün yapılan 6 atölye çalışmasına da yaklaşık 100 kadın katıldı.

Aile içinde kadına yönelik şiddet, kurultaylar aracılığıyla bir araya gelen kadınların mücadeleleri sonucu devletin hatta özel sektörün gündemine de girdi. Devletin AB finansmanı ile de olsa politikalar geliştirmeye başladığı bugün, biz kadınlar, sorunun aile içi iletişimsizlik boyutuna indirgenmesine ya da şiddetle mücadelenin ailenin korunması temelinde ele alınmasına izin vermemeliyiz. Bunun için de daha örgütlü mücadele etmemiz zorunludur.

Ayrıca özel sektörün, özellikle Hürriyet Gazetesinin başlatmış olduğu “Aile İçi Şiddete Son” kampanyası ile birlikte kadına yönelik şiddete karşı farkındalığın genişlemesi olumludur. Ancak kurultayla aynı tarihlerde “Aile İçi Şiddeti Önlemekte Medyanın Rolü” konulu bir konferans düzenleyen Hürriyet Gazetesinin kurultaya hiç yer vermemiş olması düşündürücüdür. Kadına yönelik aile içi şiddete karşı samimi ve tutarlı çalışma yürütmeyi hedefleyen hiçbir kurum, kadın hareketinin kazanımlarını ve mücadelesini görmezden gelerek bir yere varamaz. Üstelik Avrupa Birliği’nden sağlanan finansal destekle Alo Şiddet Hattı projesi yürütmekte olan Hürriyet’in, hedefleri tam olarak çakışmasa bile kendisine yapılan başvurularla ilgili kadın örgütleri ile işbirliği yapması kaçınılmazdır. Bu bakımdan Hürriyet Gazetesi’ni, yürütmekte olduğu kampanya sürecindeki çalışmalarını, kadın örgütleriyle kurduğu ilişkiler açısından da gözden geçirmesinin gerekliliğini düşünüyoruz. Ayrıca Acil Yardım Hattı vasıtasıyla Hürriyet’in de yüz yüze geldiği kadınların sorun ve sıkıntıları karşısında, devletin gerekli mekanizmaları oluşturması yönünde ne gibi yaptırımlar oluşturulabileceğine ilişkin fikir alışverişinin yapılması için kadın örgütleriyle ortaklaşa bir zemin oluşturmak bir ihtiyaçtır.

İlk yıl (1998) kurultaya yaklaşık 10 kadın örgütü katılırken, bugün kurultay içinde 60’a yakın kadın da(ya)nışma merkezi bulunuyor. Kurultay, kadına yönelik şiddetle mücadelede başta 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa ve TCK olmak üzere birçok yasal düzenlemenin tartışılabilmesini ve gerçekleştirilebilmesini sağladı. Nüfusu 50 bini aşan belediyelerde sığınak açılması, 2006/17 sayılı Başbakanlık genelgesi ve ilgili İçişleri Bakanlığı genelgeleri kurultayın sonuç bildirgelerinin devlet tarafından resmileştirilmesinin belgeleri olarak görülmelidir. Yine kurultayın ilk düzenlendiği yıl sığınak sayısı 7 iken, son verilere göre bugünkü mevcut sığınak sayısı 36’dır.

Bizler, kurultayın son günü, dayanışma merkezi ve sığınak faaliyeti yürüten bağımsız kadın grupları olarak diyoruz ki;

  1. Yeni Belediyeler Yasasının kabulünün üzerinden 3 yılı aşkın bir zaman geçmesine karşın, belediyelerin büyük bir çoğunluğu bu yasanın sığınak açılması ile ilgili hükmünü yerine getirmemiştir. Açılmış olan sığınaklar da yerleşmiş uluslararası ilkelerin dışında faaliyet yürütmektedir. Bu nedenle, 8 Mart 2008’de Türkiye’nin dört bir yanında
Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 9. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultaylarının dokuzuncusu 24-25-26 Kasım 2006’da İzmir’de yapıldı. Kurultayın kadın kuruluşlarından ve bu alanda çalışan, çalışmak isteyen kadınlardan oluşan 134 katılımcısı bulunuyordu. 9. Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayının finansal desteği, daha önceki kurultaylarda olduğu gibi yine Heinrich Böll Vakfı tarafından sağlandı.

Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayları 1998 yılında Mor Çatı’nın girişimiyle başlatılmıştı. Bu süreçte şiddet alanında mücadele veren pek çok kadın grubu, feminist bir zeminde bir araya geldiler. 7. ve 8. Kurultaylarda, kurultayın kendisini tanımlamasına yönelik yoğun tartışmalar yaşandı, son olarak Bartın’da yapılan ara toplantıda bileşenler, bu tartışmaları sonuçlandırarak belirli bir noktaya getirdi. Buna göre kurultayın çerçevesi aile içinde kadına yönelik şiddet olarak belirlendi ve bunu etkileyen kadınlar üzerindeki diğer şiddet biçimlerinin de kurultaylarda bir atölye çalışması olarak ele alınacağı yönünde görüş birliği oluştu.

EKDAV’ın evsahipliğinde gerçekleştirilen 9. Kurultay, İletişim Merkezi’nden Birsen Atakan’ın sürecı özetleyen konuşması ile başladı. Ardından tek tek katılımcı kadınlar ve yeni kadın grupları kendilerini tanıttılar. Katılımcılar arasında bir kadın polis de bulunuyordu. Kendisinin görevli olmadığını, İzmir’de Yerel Gündem 21 faaliyetlerine katıldığını söylemesi nedeniyle kurultayın 1. gün faaliyetlerine katılabileceği konusunda görüş birliği oluştu.

Sunumlara geçildi. Hicran Karabudak, gönüllü olmanın ve kadın kuruluşlarında gönüllü olmanın önemi üzerine konuştu. Amargi’nin sunumu “Farkındalık, farklılık” konusundaki değerlendirmeleri içeriyordu. KADAV kadın istihdamı ile ilgili yapığı bir sunumla, istihdam konusunun kadınlar açısından önemine dikkat çekti, kadın örgütlenmelerini konuyla ilgili hazırladığı ankete katılmaya çağırdı. İzmir’den Pakize yasaları ve genelgeyi değerlendirdi. Yine İzmir’den Ferihan Kürtçe yaptığı konuşmada Kürt kadınların farklı ezilme biçimlerine dikkat çekti. Kadın Dayanışma Vakfı ise 8. kurultayın yeterince değerlendirilmediğini, KAMER’in bu toplantıya katılmamasının anlamlı olduğunu vurguladı. İzmir’den bir başka katılımcı olan Gönül, kurultaylarda bir sığınak modelinin belirlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Günün sonunda, atölyelerde buluşmak üzere sözleşildi. Ancak çalışmalara katılan kadınların bir bölümü “Kürt kadınlara yönelik çok yönlü şiddet, bunun aile içi şiddete ve topluma yansımaları” atölyesinin yapılmasını yeniden tartışmaya açmak istediler. Bir önceki kurultaya ve ara toplantıya katılan kadınlar ise bu konunun Diyarbakır kurultayında ve ara toplantıda tartışıldığını, bağlayıcı karar alındığını belirttiler. Atölyeye katılımın zorunlu olmadığı, ama atölye çalışmasına katılmak isteyen kadınları engelleme yönündeki bir tutumun da feminizmle bağdaşmayacağı belirtildi.

Ertesi gün atölye çalışmaları başladı. Ara toplantıda belirlenen atölye konuları aşağıdaki başlıklardan oluşuyordu:

  1. Sığınak yaşamı, aile içi şiddet dışı başvurular, kadınların sığınak sonrası yaşamlarının desteklenmesi. (Alanda çalışan kadınlara açıktır)
  2. Ensest karşısında danışma merkezleri neler yapabiliyor? Ensest nasıl açığa çıkartılabilir? (Alanda çalışan kadınlara açıktır)
  3. Kürt kadınlara yönelik çok yönlü şiddet, bunun aile içi şiddete ve topluma yansımaları.
Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 8. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

Diyarbakır’da yapılan Kadın Sığınaklar ve Danışma/Dayanışma Merkezleri 8.Kurultayı’nda önceden belirlenen programın bir kısmı gerçekleştirilmekle birlikte atölye çalışmaları yapılmadı. İkinci ve üçüncü gün boyunca da tartışmalar sürdü. 3 günlük kurultay süresi katılımcılar arasındaki tartışmanın sonlanmasına ve bir sonuç bildirisi çıkartılmasına yeterli olmadı.

Kolaylaştırıcı grup oluşturulduktan ve ev sahibi Selis Danışmanlık açılış konuşmasını yaptıktan sonra 2005 eylülünde İzmir’de yapılan ara toplantı kararlarına ilişkin yöneltilen eleştirilerle, kurultay ve katılımcılar hakkında tartışılmaya başlandı.

Zaman zaman heyecanın yükseldiği kurultay süresince kurultayın adı, katılımcıların kimler olacağı, kurultayın içeriği, ara toplantının işlevi, feminist etik, Kürt kadınlara yönelik şiddet, Kürt kadınlara yönelik şiddetin kurultayın konusu olup olmadığı, iletişim merkezinin işlevi üzerine çeşitli görüşler savunuldu.

Bir sonuç bildirisi oluşturmamakla birlikte, kurultay katılımcıları, 9.kurultayın ve ara toplantının nerede yapılacağına, ara toplantının içeriğine, iletişim merkezinin bir yıllık çalışma biçimine ve sığınakların açılması için eylem yapmaya karar verdiler.

Kurultayda ifade edilen çeşitli eğilimler:

  • Kurultayın feminist bir buluşma alanı olduğu ve kurultayda feminist etik ve ilkelerin benimsendiği, kadın bakış açısına sahip grup ve kuruluşların bir araya geldiği bir yer olduğu vurgulandığında bazı kadınlar, kendilerini feminist olarak tanımlamadıklarını, feminist olmadıklarını, kurultay katılımcıları arasında feminist olmayanların var olduğunu belirttiler.
  • Kurultayda tartışılan konulardan biri kurultayın içeriği ve adı oldu. Eğilimlerden biri kurultayın oluşturulma nedeninin aile içi/ev içi şiddet alanında çalışma yapan kuruluş ve grupları bir araya getirmek ve bu alanda derinleşmek olduğu yönünde. Bu eğilimdeki katılımcılar, aile içi şiddetin sonlanmadığını, aile içi şiddetin en görünmez şiddet biçimi olması nedeniyle üzerinde daha fazla ve detaylı çalışılmasına ihtiyaç duyulduğunu, kurultayın içeriğinin genel olarak kadına yönelik şiddet olarak belirlenmesi halinde hem süre hem bütçe hem katılımcıların fazlalığı nedenleriyle aile içi şiddetle ilgili derinlemesine bir çalışma yapmanın mümkün olamayacağını savunarak kurultayın adının da zaten bunu ifade ettiğini, kadına yönelik şiddetle ilgili ayrı bir kurultayın yapılabileceğini söylediler.
  • Diğer bir eğilim, kurultayın sadece aile içi şiddete odaklanmadığını, daha önceki kurultaylara katılan kuruluş ve grupların mücadele alanını sadece aile içi şiddet olmadığını, kurultay aile içi şiddet üzerine çalışmak için oluşturulmuş olsa da ihtiyacın değiştiğini ve kadına yönelik başka şiddet biçimlerinin de bu kurultayda yer alması gerektiği yönünde oldu. Bu eğilimdeki kadınlar, kurultayın aile içi şiddetle sınırlandırılmasını ve katılımcıların sadece danışma merkezlerinden oluşmasını daraltıcı bulduklarını ifade ettiler.
  • İzmir’de yapılan ara toplantıda “Kürt kadına yönelik şiddet” başlığı altında ayrı bir atölyenin yapılmaması ve Kürt kadına yönelik şiddetin “kadına yönelik şiddet” başlıklı atölyenin içerisinde tartışılmasına ilişkin karar alınmıştı. Kurultayda, katılımcıların bir kısmı, Kürt kadınların yaşadıkları şiddetin, kimliklerinden dolayı farklılıklar gösterdiğini ve bu şiddetin ifadelendirilmesinin, tartışılmasının önemli
Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 7. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

“BM 25 Kasım Uluslararası Kadınlara Yönelik Şiddete Son Günü” kapsamında altı yıldır düzenlenmekte olan ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın girişimiyle başlatılan Kadın Sığınakları ve Danışma?Dayanışma Merkezleri Kurultayları’nın yedincisi, 3-4-5 Aralık 2004 tarihleri arasında Çanakkale’de yapıldı. Türkiye’nin çeşitli illerinden 77 kadın örgütü ve grubunun bir araya geldiği Çanakkale buluşmasında, ev sahipliği nedeniyle Çanakkale El Emeğini Değerlendirme Derneği (ELDER)’ne, organizasyon çalışmaları için İletişim Merkezi’ne ve maddi desteğinden dolayı Heinrich Böll Vakfı’na teşekkür ediyoruz. 6. kurultaydan bu yana geçen bir yıl içinde Sığınaklar Kurultayı bileşenleri olarak ileri sürdüğümüz, takipçisi olduğumuz ve aşağıda sıraladığımız taleplerden bazılarının gerçekleşmiş olduğunu görmek bizleri daha da güçlendirdi.
Türk Ceza Yasası’nın hazırlanması ve yasalaşması sırasında kadın hareketinin yürüttüğü kararlı mücadele, TCK’da kadınların lehine hükümlerin çıkmasını sağladı.
Geçen Kurultay’dan bu yana çeşitli bölgelerde birçok danışma ve dayanışma merkezi açıldı. Bu merkezler 7. Kurultay’da kendilerini tanıttılar.
Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı’nda daha önceki mücadelemiz ve taleplerimiz doğrultusunda eksik de olsa “Kadın Sığınakları” açılması konusunda hükümlerin yer alması ile kadına yönelik şiddetle uğraşan kadın örgütleri olarak 5 Temmuz 2004’de ortak dilekçe eylemi gerçekleştirdik.
2004 yılı içerisinde meydana gelen namus cinayetlerinden, özellikle Güldünya Tören ve Nuran H.’nin katliamlarından sonra kadın hareketi namus cinayetleriyle ilgili eylemler düzenledi.
Şiddete karşı örgütlü mücadelenin en önemli araçlarından biri olan kadın örgütleri arasında bilgi, belge, deneyim aktarımı sağlamak, ortak bir dil oluşturmak, eğitim programları hazırlamak ve uygulamak, iletişimi hızlandırmak ve sürekli kılmak için Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın girişimiyle “İletişim Merkezi” kuruldu.
İletişim Merkezi’nin organizasyonu ile Mayıs 2004’te kurultay ara toplantısı gerçekleştirildi.
İzmir Barosu’ndan Av. Ayten Tekeli’nin başvurusu sonucu “evli kadının yalnızca kendi soyadını kullanabilmesi” konusunda AIHM’den oldukça önemli bir karar çıktı.
Kurultay’da, CMUK ile ilgili olarak İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi’nin hazırladığı talepler tartışıldı ve bu talepler için toplanan imzalar, kurultay sırasında Meclis Başkanlığı’na ve milletvekillerine iletildi.
KSGM’nin 13-14 Aralık 2004 tarihleri arasında Cenevre’de yapılacak Birleşmiş Milletler Pekin+10 Ön Toplantısı’na katılacak Hükümet Dışı Kuruluşlar’ın hangileri olacağı konusunda kadın kuruluşlarına hiç bilgi ve haber vermeden kendisinin uygun gördüğü kuruluşları seçmesi kınandı.
Ayrıca Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’nün adının, teşkilat yasasının çıktığı şu günlerde, Türkiye’de kadının hiçbir sorunu kalmamış gibi yansıtan ifadesiyle “Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü” olarak değiştirilmesi de eleştirildi.
Kadın Sığınakları Kurultayı bileşenleri kendilerini ve birlikteliklerini güçlendirmek için;
Farklılıkların, “farkındalık” olabildiğinde kazanacağımız zenginlikten yola çıkmak,
Kurultaya katılımın bileşenler ve bütün kadınlar için öneminin farkında olmak,
Kadınlar ve kadın grupları arasında “ötekileştirmeye” karşı ilkeler belirlemek,
Ulusal ve uluslararası platformlarda kendi temsilini örgütlemek, bilgi dışı temsile tepki göstermek,

Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 6. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

VI. Kadın Sığınakları ve Danışma Merkezleri Kurultayı, 14-16 Kasım 2003 günleri Ankara’da, Kadın Dayanışma Vakfı’nın organizasyonu ve Heinrich Böll Vakfı’nın parasal desteği ile gerçekleştirildi. 1998 yılında Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın girişimiyle “BM 25 Kasım Uluslararası Kadınlara Yönelik Şiddete Son Günü” kapsamında başlatılan Kurultay’ın VI’ncısına Devlet Bakanı Güldal Akşit, CHP milletvekilleri Oya Araslı ve Gaye Erbatur konuk olarak katıldı.
Kadına yönelik şiddetle mücadele eden 44 kuruluş, 14 kadına yönelik şiddetle mücadeleye de destek veren sivil toplum kuruluşu, kamu kesiminden SHÇEK, KSSGM, AAK, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu ve üniversitelerden temsilcilerin katıldığı Kurultay 3 siyasi parti ve 11 basın kuruluşu tarafından izlendi.
VI.Kurultay’ın ilk gününde, son bir yılda yaşananlar ve gündemimize girenler üzerine sunuşlar ve değerlendirmeler yaptık. Diyoruz ki, bizim için bu yıla damgasını vuran gelişme, kadınların ve kız çocukların “namus” gerekçesiyle öldürülmeleridir.
Kadınların yoksulluk, savaş, töre-namus cinayetleri, aile içi şiddet, kadın sünneti gibi kadın bedenine uygulanan gelenekler, örf ve adetler, yargısız infazlar ve devlet kaynaklı şiddet gibi nedenlerle öldürüldüğü, bunun evrensel bir gerçek olmakla birlikte, nedenlerin ülkemiz açısından bölgesel/yerel ölçekte kadın katliamına dönüştüğü görülmektedir. Her geçen gün çeşitli bahanelerle infaz edilmek biz kadınları dehşete düşürüyor. Bütün bu cinayetlerin görmezden gelinmesi, ceza yasasında hafifletilmeye çalışılması ya da üçüncü sayfa haberi olarak medyada çarpıtılarak verilmesi, bu endişelerimizi daha da artırıyor. Hayatı tehlikede olan kadınların can güvenliklerinin sağlanması için acil ve yeteri kadar sığınağın olmayışı birincil sorun olarak önümüzde durmaktadır.
Yüzde 51’i kadın olan yaklaşık 70 milyonluk nüfusa sahip Türkiye’de devlete ait ve en fazla 16 kişi kapasiteli yalnızca 8 Kadın Konukevi, belediyelere ait 5 olmak üzere toplam 13 sığınmaevi bulunmaktadır. Bunların dışında, Yenimahalle Belediyesi tarafından desteklenen Kadın Dayanışma Vakfı Sığınmaevi, tek bağımsız sığınmaevidir. Avrupa Birliği’ne üye olma sürecindeki Türkiye, AB standartlarına göre her 7500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınak açma koşulunu dikkate almalı ve uyum yasaları çerçevesinde gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmelidir.
Kurultay katılımcıları bu yıl da sığınak ve danışma merkezlerini açma ve işletme konusundaki finansal sorunlarını yoğun olarak tartıştı ve şiddete uğrayan kadınlar ve çocuklarının can güvenliği açısından giderleri kamu bütçesinden karşılanması gereken sığınakları açmak, çoğaltmak ve ihtiyaç olduğu sürece açık tutmanın devletin sorumluluğu olduğunu tekrar vurguladı.
Devlete kadınları ekonomik açıdan güçlendirecek merkezi politikalar üretmesi ve uygulaması konusunda çağrı yapıldı. Çünkü bu konudaki evrensel pratiklere bakıldığında devlet, siyasi iktidarlar ve yerel yönetimler kadına yönelik şiddete karşı mekanizmalar oluşturmak ve çalıştırmakta birincil derece sorumludur ve şiddeti ortadan kaldırmakla yükümlüdür.
Öncelikli gündemimizi oluşturan konulara ilişkin kararlarımız şunlardır:
Ka-Mer’in sekreteryasında bir komisyon tarafından

Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 5. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

“BM 25 Kasım Uluslararası Kadınlara Yönelik Şiddete Son Günü” kapsamında dört yıldır düzenlenmekte olan ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın girişimiyle başlatılan Kurultayların beşincisi 23-24 Kasım 2002 tarihlerinde İzmit’te Değirmendere Kadın Destek Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi’nin ev sahipliğinde ve Heinrich Böll Vakfı’nın desteğiyle toplandı.

17 Ağustos depreminden sonra bölgede kadına yönelik şiddetin ve yoksulluğun artışına dikkat çekmek için İzmitli kadınların evsahipliğinde toplanan Kurultay’a, Türkiye’nin çeşitli illerinden 53 kadın kurum, kuruluş ve grubundan 155 kadın katıldı. Dördüncü kurultaydan bu yana geçen bir yıl içinde kadın kurultayı olarak ileri sürdüğümüz ve takipçisi olduğumuz taleplerin gerçekleşenlerinden birkaçı şunlardı:

  1. Kadınların yıllarca süren mücadelesi ve geçtiğimiz yıl yoğunlaşan baskısı sonucunda Medeni Yasa değiştirilirken; edinilmiş mallara katılma rejimi, mevcut evliliklerin 1 Ocak 2002’den önceki bölümü kapsam dışında bırakılarak çıkarıldı.
  2. Ailenin Korunmasına Dair 4320 sayılı yasanın uygulanması ile ilgili Genelge, 2002 yılında Adalet Bakanı Sayın Aysel Çelikel tarafından çıkartıldı.
  3. BM Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ek İhtiyari Protokolü kabul edildi.
  4. Seks işçilerinin sorunları konusunda göreceli olarak iyileştirmeler getiren yeni fuhuş yönetmeliği çıkartıldı.
  5. II. Kurultayın sonuç bildirgesinde özellikle vurgulanan “namus cinayetleri” kavramı, Pekin+5 Bildirgesi kadına yönelik şiddet maddesi içinde yer aldı.
  6. TBMM’de Kadın Erkek Eşitliği İzleme Komisyonu’nun kurulması kararı, TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi ve İç Tüzük geneli üzerine görüşülerek uygulamaya konulması aşamasına gelindi.

V. Kurultay’da katılımcı bağımsız kadın grupları, öncelikle 3 Kasım 2002 seçim sonuçlarını değerlendirdi. Bu değerlendirmede, AKP ve Hükümet Programında, açık ve net bir biçimde “kadın-erkek eşitliği ilkesine” ve “fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıncaya kadar devletçe alınacak geçici ve özel önlemler”e (“olumlu ayrımcılık”, “kota” vb. ilkelere) yer verilmemesi eleştirildi.

BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin yaşama geçirileceği konusunda T.C. Devleti taahhütlerinin hükümet tarafından bir an önce yerine getirilmesi talebi dile getirildi. Öncelikle aşağıdaki dört konuda;

  1. AKP’nin geçen yasama yılında verdiği sözü yerine getirerek, aile içinde gerçek eşitliği sağlamanın ve şiddete karşı koyabilmenin en önemli araçlarından biri olarak, Medeni Yasa’nın Yürürlüğü ile ilgili 10. Maddenin, evliliklerin 1 Ocak 2002’den önceki bölümüne de uygulanacak biçimde DERHAL değiştirilmesi;
  2. Uluslararası sözleşmelerin de öngördüğü gibi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi devletin öncelikli görevlerinden biridir. Şiddetin ve onu besleyen önyargılar, gelenekler, örf ve adet vb. düşüncelerin de ortadan kaldırılmasını içerecek biçimde toplumsal bir seferberlik başlatılması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili özel bir yasanın çıkartılması; her yıl 25 Kasım günü TBMM’nin bir oturumunda özel olarak bu konunun tartışılması; ve ayrıca AB kararlarından olan “7.500 kadın ve kız çocuk için bir sığınak” kriteri gözönüne alınarak:
Devamını Oku

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 4. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

By Sonuç Bildirgeleri No Comments

Birleşmiş Milletler “25 Kasım Uluslararası Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Günü” kapsamında üç yıldır düzenlenmekte olan ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı girişimiyle başlatılan Kadın Sığınakları Kurultayı’nın dördüncüsü 24-25 Kasım 2001 tarihlerinde Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi’nin ev sahipliğinde ve Heinrich Böll Vakfı’nın desteğiyle Antalya’da gerçekleştirildi.

Kurultay’a Türkiye’nin çeşitli illerinden ve KKTC’den 44 kadın grubu ve kuruluşu, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü (KSSGM) ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nu (SHÇEK) temsilen yaklaşık 150 kadın katıldı.

Üçüncü Kurultay’dan bu yana geçen son bir yıl içinde kadın kurultayı olarak birlikte gerçekleştirdiğimiz eylemlerden bazıları aşağıdadır:

  1. Kadın grup ve kuruluşları arasında iletişim ağı kuruldu.
  2. 25 Kasım 2000’de kadına yönelik şiddetin önlenmesi talebi ile Türkiye’nin birçok ilinde etkinlikler düzenlendi.
  3. III. Kurultay’da alınan karar doğrultusunda, kadına yönelik şiddetin teşhiri ve bağımsız kadın sığınaklarının açılması amacıyla Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı tarafından başlatılan ve kadın kuruluşlarınca desteklenen kampanya, resmi makamlar tarafından durduruldu.
  4. “Kadınlar kadınları temsil eder”. Erkeklerin bizi temsil edemeyeceğine inandığımızdan, erkeklerin düzenlediği 1. İstanbul Bienali’nin başarısız olması sağlandı.
  5. Medeni Kanun Tasarısı’nıın Adalet Komisyon’unda görüşülmeye başlanmasıyla birlikte, komisyonda kadınlar aleyhinde yapılması istenen değişikliklere karşı çeşitli eylemler başlatıldı. TBMM izlemeye alındı. Kadınlar, Meclis’e giderek itirazlarını bildirdiler. Antalya’da Bakırtepe Dağ Eylemi, İzmir’de mor balonlu yürüyüş, Antalya’dan tüm Türkiye’ye yayılan mor kurdele eylemleri yapıldı.
  6. Medeni Kanun’un “Edinilmiş Mallara Katılım Mal Rejimi”nin evliliklerin başlangıcından itibaren uygulanması için Ankara’dan ve çeşitli illerden gelen kadın grupları olarak TBMM’ye sürekli giderek, parti grup başkan vekilleriyle ve milletvekilleriyle görüşmeler yapıldı. Bütün partiler, kadınları destekleyeceklerini söylediler. Yapılacak oylamada, verilen sözlerin ne ölçüde tutulduğunun izlenmesi ve oylarımızın buna göre verilmesi kararlaştırıldı.

Kurultayda kadına yönelik şiddetle ilgili olarak ülke gündemi konusunda bilfi ve görüş alışverişinde bulunulduktan sonra

  1. Bağımsız kadın sığınakları
  2. Kadın danışma merkezleri
  3. Namus suçları-cinayetleri,
  4. Ensest, tecavüz, savaş

Başlıkları altında 4 çalışma grubu oluşturuldu. Grup çalışmalarının sonuçları birlikte tartışılarak;

  • Öncelikle kapalı olan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın (İstanbul) ve Kadın Danışma Vakfı’nın (Ankara)sığınaklarının yeniden açılması ve Çanakkale El Emeğini Değerlendirme Derneği ve Mersin Bağımsız Kadın Derneği’nin çalışmaları başlatılmış sığınaklarının bir yıl içinde açılmasına,
  • Türkiye’nin her yerinden aynı telefon numarası ile ulaşılabilecek ve başvuran kadınlara acilen yapabilecekleri işler, başvurabileceği yerler konusunda bilgi verecek, kendi bölgelerindeki kadın gruplarına ulaşmalarını sağlayacak bir “Alo Şiddet Hattı”nın kurulmasına,
  • Kadına yönelik şiddete karşı toplumsal hareketin başlatılması ve bu bağlamda kadına yönelik şiddeti özendiren, görmezlikten gelen, etkisiz yaptırımlara bağlayan tüm yasal düzenlemelerin kaldırılması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda ulusal bir mekanizma oluşturulması için TBMM’nin bir oturumunun sadece Kadına Yönelik Şiddet konusuna ayrılmasının sağlanmasına,
Devamını Oku