Skip to main content

Haberler80

Kadın Dayanışma Vakfı Suriyeli mülteci kadınların yaşadığı şiddet biçimleri, yürüttükleri mücadeleler ve yasal hak ve dayanışma imkânları hakkında iki rapor yayınladı.

By Haberler No Comments
Raporların ilki “Kadın Dayanışması Yaşatır: Kadın Dayanışma Vakfı Suriyeli Kadınlarla Çalışma Deneyimi” adıyla Türkçe ve Arapça olarak yayınlandı. Bu raporda Suriye’de yaşanan savaş ve çatışma ortamından Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan ve Ankara’da yaşayan Suriyeli kadınlara verilen destekler, kadınların çeşitli kamu kuruluşları ve hukuk mekanizmalarına yaptıkları başvurular ele alındı.
“Ben Susmadım Diğer Kadınlar da Susmasın” isimli Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak yayınlanan ikinci raporda Suriye’de yaşanan savaş ve çatışma ortamından Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan ve Ankara’da yaşayan Suriyeli kadınların şiddet deneyimleri ele alındı.
Devamını Oku

23. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’na Çağrı

By Haberler No Comments

İlki 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Son Günü etkinliği kapsamında 1998 yılında gerçekleştirilen Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nın yirmi üçüncüsünde yeniden bir araya geliyoruz. Türkiye’nin her yerinde kadına yönelik ev içi şiddete karşı mücadele eden bizler, her yıl başka bir ilde bir araya geldiğimiz Kurultay’ı bu yıl Pandemi koşulları nedeni ile  7-10 Kasım tarihleri arasında Zoom platformu üzerinden online gerçekleştireceğiz.

 “Sığınaksız Bir Dünya” talebiyle 23 yıldır Türkiye’nin birçok şehrinden kadınlarla ördüğümüz Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nın programını Kurultay Sekretaryası olarak yakında paylaşacağız.

Bu yıl kurultaya katılacak kişi sayısını belirlemek ve planlama yapabilmemiz için aşağıdaki formu 25 Ekim 2020 Pazar gününe kadar doldurmanızı rica ediyoruz.

Bir kadın örgütlenmesinde olmayan ama kurultaya gelmek isteyen feministlerin ve kadına yönelik şiddet alanında çalışan kadınların katılımı için gayret ediyor olacağız.

Kurultay katılımcı başvuruları aşağıda linkini verdiğimiz form aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Atölyelere katılımın planlanması için ikinci bir form iletiyor olacağız.

Kurultay katılım formu:

https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdUKDMtO07-EnjWb_Elvig8lQjw6VRA_Oo1p_6FuoZSSVmhVQ/viewform

Bunun dışında Kurultay’a dair sorularınız için (0212) 2925231 numaralı telefon veya [email protected] adresinden Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na ulaşabilirsiniz.

Devamını Oku

Engelli Kadın Derneği’nin E-Bülteni Yayında

By Haberler No Comments

Engelli Kadın Derneği’nin Ocak ayından bu yana faaliyetlerini aktardığı bülteni yayınlandı.

Engelli Kadın Derneği olarak, 2020’de çoğunlukla #evdekal’dık ama bu bizi durdurmadı.

Yeni Yıl Yeni İlişkiler
Yeni yıla hızlı bir başlangıç yapmıştık aslında. Şöyle ki, Engelli Kadın Derneği olarak, 19-23 Ocak 2020 tarihleri arasında Sivil Düşün Hareketlilik ve Ağ Oluşturma Desteği’nden yararlanarak, engelli ve kadın hakları alanında çalışan uluslararası örgütlerle ilişkiler kurmak ve var olan ilişkilerimizi güçlendirmek için Brüksel, Belçika ziyareti yaptık. Ofislerini bize açan, engelli kadınlara yönelik hizmetler, engellilerin bağımsız yaşam hakkı, kurumsuzlaştırma ve ruh sağlığı, zihinsel engellilerin topluma katılımı gibi çok çeşitli konularda bilgi ve deneyimlerini bizimle paylaşan örgütler European Association for Service Providers for Persons with Disabilities, European Disability Forum, Mental Health Europe, Inclusion-Europe, European Women’s Lobby ve European Network on Independent Living oldu. Ne şanstır ki, ziyaretimiz 22 Ocak 2020 tarihinde Avrupa Parlamentosu’ndaki Engellilik Çalışma Grubu ve European Disability Forum tarafından Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Yeni Yıl Resepsiyonu”na denk geldi. Böylece AP Engellilik Çalışma Grubu Başkanlarından Katrin Langensiepen, European Disability Forum’un Başkan Yardımcısı ve CEDAW komitesinin ilk engelli kadın üyesi Ana Peláez Narváez ve daha pek çok kişiyle tanışma ve kendilerine çalışmalarımızdan bahsetme fırsatı bulduk. Çok keyifli geçen bu resepsiyonda, A. P. Narváez ile birlikte poz verdiğimiz bir fotoğrafı sizlerle paylaşıyoruz.

Cinsel Sağlık Hizmetlerine Erişim ve Şiddet Raporu Yayında
24 Şubat 2020’de Türkiye Aile Planlaması Vakfı tarafından düzenlenen “Engelli Kadınlar ve Kız Çocukları için Üreme Sağlığı Hizmetlerine Erişim ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele” başlığıyla gerçekleştirilen çalıştaya katıldık. Çalıştaya bağlı olarak hazırlanan rapor ise Hilal Döner ve ENGKAD Uzmanı Bahar Turan tarafından yazıldı. Herkesin erişimine açılan ve bu linkten ulaşabileceğiniz “Engelli Kadınlar ve Kız Çocukları için Cinsel Sağlık, Üreme Sağlığı ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele” üst başlığıyla yayınlanan raporda oldukça değerli tespit ve önerilere yer verildi.

Yeni Bir Platform: CİSÜ
Cinsellik, toplumda hala tabu olmaya devam ettiği için bu konuda bilgiye erişim, sağlık hizmeti alma toplumun pek çok kesimi için epey güç bir hal alıyor. Özellikle çoklu ayrımcılığa uğrayan ve birçok hakkı gasp edilen biz engelli kadınlar söz konusu olunca yan yana getirilmeyen ve hak olarak görülmeyen bir konu halini alıyor cinsellik ve üreme sağlığı. Bu açıdan Derneğimizin, Türkiye Aile Planlama Vakfı’nın tohumlarını yeni ekmeye başladığı Cinsel Sağlık, Üreme Sağlığı ve Hakları Platformu’nda yer alması oldukça önemli. Çünkü her konuda olduğu gibi kendimize ve topluma hatırlattıkça, konuştukça ve temsil kanallarımızı arttırdıkça değişimin ve cinsel özgürleşmelerimizin, haklarımıza sahip çıkmamızın önüne kim geçebilir?

Webinar’da Bağımsız Yaşam Hakkımızı Konuştuk

Devamını Oku

Cinayete giden süreci kötü uygulamalar hazırlıyor: Erkek şiddetine karşı mücadelede İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliğin uygulanması hayatidir!

By Haberler No Comments

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı daha önce paylaştığı bir ihlalin cinayetle son bulan sürecine dair bir basın açıklaması yayınladı.

Cinayete giden süreci kötü uygulamalar hazırlıyor:

Erkek şiddetine karşı mücadelede İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliğin uygulanması hayatidir!

Haziran ayında, şiddet uygulayan kocasından uzaklaşabilmek için karakola giden bir kadının sığınağa yönlendirildiğini, fakat kolluk memuru tarafından sığınağın yerinin kocasına söylenmesi sonucu kadının sığınaktan çıkmak zorunda kaldığını paylaştık. Mor Çatı’yı arayarak destek alan kadın daha önce hamileyken kocası tarafından bıçaklandığını, babasının evinin kocası tarafından kurşunlandığını ve sürekli ölümle tehdit edildiğini aktardı. En güvende olabileceği yer sığınakken sığınak adresinin ifşa edilmesi sonucu oradan ayrılmak zorunda kaldı.

Sığınağın yerinin kocaya söylenmesi, öncelikli görevi kadını korumak olan kişilerce hem kadının hem de sığınakta kalan diğer kadın, çocuk ve personelin can güvenliğinin hiçe sayılması anlamına gelir. Maruz kaldığı kötü uygulama nedeniyle kendisini güvende hissetmeyen kadın, sığınak ve kolluk tarafından sağlanması gereken koruma imkanlarını kullanmaktan çekindi, buna karşın yüksek can güvenliği tehdidi olan bu kadının takibi sığınaktan ayrıldıktan sonraki süreçte Bakanlık tarafından yapılmadı. Kendi olanaklarıyla saklanarak hayatta kalmaya çalışan kadın, kocasının öldürme tehditlerinden kurtulamadı. Geçtiğimiz günlerde kadının yerini bulan kocası, önce kayınpederinin işyerine giderek karısını ve çocuklarını öldüreceğini söylemiş ve ardından kadının yaşadığı yere doğru yola çıkmıştır. Nihayetinde kadının kaldığı eve gidip silahını göstererek karısını ve çocuklarını silahıyla öldüreceğini söyleyen koca, kayınpederi tarafından vurularak hayatını kaybetti. Kadın ve çocukları şu an maktulün yakınları tarafından tehdit edildiğinden kadının, çocuklarının ve yakınlarının can güvenliği sorunu halen devam ediyor.

Yaşanan olay; Türkiye’de erkek şiddetinin önlenmesi için öngörülen mekanizmaların, İstanbul Sözleşmesi, kanun ve yönetmeliklerde belirlenen şekilde işletilmemesinin sonuçlarını gösteriyor. Kadının, çocuklarının ve yakınlarının yıllardır yüksek güvenlik riski altında yaşamasına, failin can kaybına ve babanın cinayet işlemesine neden olan olaylar zincirinde aşağıdaki ihlallerin etkili olduğunu görüyoruz:

  • İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik, şiddete maruz kalan kadınların korunması ve güvenliklerinin sağlanması için atılması gereken adımları açık bir biçimde belirtir. Daha önce defalarca kocasının uyguladığı fiziksel şiddet nedeniyle can güvenliği tehlikeye giren kadın resmi kurumlara başvurduğu halde şiddet uygulayan koca caydırıcı herhangi bir yaptırımla karşılaşmamış, kadın, çocukları ve ailesi korunamamıştır.
  • Sığınaklar, şiddetten uzaklaşmaya çalışan kadın ve çocukların can havliyle sığındığı, yönetmelikler gereği adresi gizli tutulan kurumlardır. Sığınak adresinin paylaşılması vahim bir güvenlik ihlalidir. Görünen odur ki, kadının bu ihlal sonucu sığınaktan ayrılmasına rağmen Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından kadına ve ailesine izleme yapılmamış ve etkin bir destek sağlanmamıştır. Sığınak personeli tarafından desteklenen ve şiddetten korunmaya çalışan kadının yerinin kocasıyla
Devamını Oku

İstanbul Sözleşmesi tartışmasının muhatabı kadınlardır!

By Haberler No Comments

1998 yılından bu yana kadına yönelik erkek şiddeti ile alanda çalışarak mücadele eden kadın örgütleri olarak her yıl Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nı örgütlüyor ve bu alandaki deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek ancak toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etmeyi amaç edinerek ve bütüncül bir yaklaşımla mümkün. Her yıl kurultay bildirgelerinde bunu vurgulayarak karşılaştığımız sorunları paylaştığımız gibi bütüncül mücadele için yapılması gerekenleri tek tek açıklıyoruz. Deneyim ve bilgimizin her türlü yasa, yönetmelik ve uygulamada esas alınmasını talep ediyoruz.

Türkiye ve dünyada kadına yönelik şiddetle mücadele için çıkarılan yasa ve sözleşmeler kadın hareketinin yoğun çalışmaları ve mücadelesi sayesinde çıkarıldı. Türkiye 2011’de İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış, 2012’de 6284 sayılı Kanun’u bu sözleşmeye dayanarak çıkarmıştır. İstanbul Sözleşmesi feministlerin deneyimleri ile yazılmış, 6284 sayılı Kanun’un yazılma sürecine alanda deneyimli kadın örgütleri dahil olmuştur. Deneyim ve sözümüzü aktardığımız bu hukuki metinlerde ısrar ettiğimiz gibi uygulanmalarının da takipçisiyiz.

Bugün İstanbul Sözleşmesi’nin gerektiği gibi nasıl uygulanabileceğinin tartışılması yerine imza çekmek, çekince koymak gibi beyanların gündeme gelmiş olmasını kabul edilemez buluyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmaya açılmasının ardında, kadına yönelik erkek şiddeti ile mücadeleyi engelleme niyetinin olduğunu görüyor ve haklarımızdan hiçbir koşulda geri adım atmayacağımızı bildiriyoruz.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik erkek şiddetinin tanımı, nedenleri ve nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda yıllardır ısrarla vurguladığımız sözümüzün yer aldığı bir hukuki metindir. Şiddete ve şiddet uygulayana dair tanımların darlığı, yıllarca kadınların maruz kaldığı farklı şiddet biçimlerinin görünmez kalmasına neden olduğu gibi şiddetten uzaklaşma mücadelelerinde bir zorluk olarak karşılarına çıktığına tanıklık ettik. İstanbul Sözleşmesi erkek şiddetinin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu görür, şiddet tanımına fiziksel şiddet dışında cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti dahil eder, şiddet uygulayan aileden biri olmadığında da koruma ve tedbir kararı alınabilmesini sağlar, ısrarlı takibi bir şiddet biçimi olarak tanımlar. Böylelikle bütün kadınların faydalanabileceği kapsamlı bir mekanizma öngörür.

Kadınların şiddete maruz kaldığında arayabilecekleri bir acil yardım hattı olması, barolardan ücretsiz avukat desteği alabilmeleri ve tüm haklarından herhangi bir dil, din ırk, vatandaşlık statüsü, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığa uğramadan yararlanabilmeleri gibi kapsamlı ve bütüncül uygulama tedbirleri içerir. Bugün türlü söylemleri kullanarak sözleşmeden çekilmeyi düşünenler, sadece cinsiyeti ya da cinsel yönelimi nedeniyle şiddete maruz kalan kadınların maruz kaldıkları şiddeti derinleştirmekten, şiddetten uzaklaşmalarını zorlaştırmaktan başka bir sonuca ulaşmayacaktır. Uygulamalardaki eksiklerin ve sorunların kadınların şiddetten uzaklaşmalarını zorlaştırmanın yanı sıra kimi zaman kadınların can güvenliklerini tehdit ettiğini de her gün deneyimliyoruz. Uygulamaların pek çoğu İstanbul Sözleşmesi’ne rağmen hayata geçirilmiyor ve uygulayıcıların keyfine bırakılarak kötü uygulamalara zemin hazırlanıyor. Bugün acilen yapılması gereken, sözleşme hakkındaki

Devamını Oku

İstanbul Sözleşmesi ile İlgili Tartışmalara Derhal Son Verilmeli, Sözleşme Ayrım Yapılmaksızın Uygulanmalıdır

By Haberler No Comments

Sözleşme’den çıkılması, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi insan hakları sisteminden de çıkması, demokrasiyi yadsıması ve eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı gibi temel ilkelerden vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Anayasa’da insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu yazılıyken Türkiye’de hala İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına yönelik tartışmaların yürütülüyor olması, Anayasa’nın fiilen değiştirilmesine yönelik bir adımdır. Kadınlar üzerinden başka bir toplumsal yapı oluşturmaya dönük, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayan bu girişim sadece kadınlara yönelik değil, tüm toplumun temel hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı niteliği taşımaktadır. Türkiye’de yaşayan herkesin insan hakları sisteminin koruması dışında kalmasına neden olacaktır.

Devamını Oku

Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nin Yürüttüğü “Bodrum’dan Türkiye’ye: Kadınlar Eşitlikçi ve Şiddetsiz Kentini Yaratıyor!” Projesi Başlıyor

By Haberler No Comments

Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nin yürüttüğü “Bodrum’dan Türkiye’ye: Kadınlar Eşitlikçi ve Şiddetsiz Kentini Yaratıyor!” projesi başlıyor. Proje kapsamında Bodrum yerelinde yapılacak detaylı durum değerlendirme anketiyle kadınların kentsel haklardan yararlanma, şiddet, eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı konularında durum değerlendirilmesi yapılacak ve değerlendirmeler akademisyenlerin desteği ile raporlanacaktır. Proje kapsamında yapılacak atölyeler ile hedefler kadınların şiddeti tanıması ve tanımlaması, toplumsal cinsiyet rolleri ve etkilerinin öğrenilmesi, bu rollerle nasıl mücadele ederek güçleneceklerinin bilincine varılması, kadınların yerel yönetimden hizmet taleplerinin sağlanması ve toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının çok sesli ve çok katılımlı olarak oluşturmanın sağlanmasıdır.

PROJENİN HEDEFLERİ;
• Yerelde yaşayan kadınların mevcut yerel haklarına ilişkin durumlarının tespit edilmesi,
• Yereldeki kadınların toplumsal cinsiyet rolleri, etkileri ve bu rollerin dönüşümü, kadınların kent hakkı, eşitlikçi ve şiddetsiz kent oluşturma, şiddeti tanıma ve tanımlama konularında bilinçlendirilmesi yoluyla sorunlarını tespit ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi,
• Farklı sosyoekonomik gruptan kadınların birlikte yerel sorunlarını ve çözüm önerilerini geliştirmesi ve farkındalıklarının arttırılması,
• Kadınların kent haklarının daha iyi pratik etmelerinin sağlanması ve çözüm önerilerinin yerel yönetime iletmeleri ve karar verme mekanizmalarına katılımlarının sağlanması,
• Kadınlarda proje sürecinde yaşanan dönüşümlerin izlenmesi,
• Bodrum Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şefliğinin Müdürlüğe dönüşmesi için lobi çalışmalarının gerçekleştirilmesidir.

Proje Ortakları
Projenin paydaşı Bodrum Belediyesi ve Bodrum Belediyesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’dur. Ayrıca üniversiteden akademisyenler de bu proje verilerinin bilimsel yöntemlerle toplanması ve analizinde destek olacaklardır.

Proje SABANCI VAKFI 2020 HİBE PROGRAMI tarafından desteklenmektedir.

Devamını Oku

İstanbul Sözleşmesi’nden Çekilmek, Kadına Karşı Şiddeti Önleme Görevini Terk Etmektir!

By Haberler No Comments

EŞİTLİK İçin Kadın Platformu’nu oluşturan 310’dan fazla kadın ve LGBTQ örgütü ve destekleyen 150 ye yakın sivil toplum örgütü İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye yönelik açıklamalara dair sözleşmenin yıldönümünde bir basın açıklaması yayınladı.

1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin 6. yılında Türkiye Devleti Sözleşmeden çekilmeyi konuşuyor. 6 yılda kadına yönelik şiddette tırmandığı halde sözleşmenin etkin şekilde uygulanmasını değil kaldırılmasını gündeme getirmek devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geliyor.

 

Devamını Oku

İstanbul Sözleşmesi kadınlardan yana bir sözleşmedir, kadın düşmanlığına geçit vermeyelim!

By Haberler No Comments

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik artan saldırılara karşı herkesi sözleşmeyi savunmaya çağıran bir basın açıklaması yayınladı.

İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıların giderek arttığına bir süredir şahitlik ediyoruz. Son yıllarda kadınların kazanılmış haklarına yöneltilen saldırıların hız kesmemesi bizlere kadınların özgür ve eşit bireyler olmalarına yönelik öfke ve nefretin boyutunu da gösteriyor.

Türkiye’nin yıllarca ilk imzacısı olmakla övündüğü İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetle mücadelenin etkin bir şekilde nasıl gerçekleştirilebileceğini adım adım tarif eden, herkesin anlayabileceği bir dilde şiddetle mücadelenin temel ilkelerini anlatan bir metindir. Bu denli kapsayıcı, açık ve detaylı bir metin olmasının nedeni kadınlar tarafından kadınlar için yazılmış olmasıdır. Yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadele eden, kadınların deneyimlerini gören, onlardan öğrenen, şiddetin her kadının hayatındaki farklı tezahürlerini ve şiddetten uzaklaşmaya çalışırken karşılarına çıkan engelleri gören feminist kadınların deneyimlerini aktarması ile yazılmıştır. 70’li yılların ortalarından bu yana küresel ve yerel bağlamlarda kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için yapılması gerekenler tartışılıyor, kadın örgütleri kendi deneyimlerini biriktirip paylaşırken devletler de yasaları ve gerekli mekanizmaları üretiyor. İstanbul Sözleşmesi’nin öncü niteliği ise kadına yönelik şiddeti sadece kadınları koruyarak sonlandırılacak bir olay olarak görmeyip şiddetin önlenebilir olduğuna da dikkat çekmesidir.

Sözleşmenin 4 ana başlığını şöyle özetlemek mümkün:

1- Kadına yönelik şiddetin temelinde yatan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine neden olan cinsiyetçi tutum ve davranışları değiştirmeyi hedefleyerek şiddeti önlemek

2- Danışma merkezi, sığınak, cinsel şiddet kriz merkezi gibi destek mekanizmalarını kurarak şiddet riski altındaki kadınları korumak

3- Şiddete uğrayan kadın şikayetten vazgeçse dahi şiddet suçu karşısında faillere gerekli cezaları vermek

4- Ülke çapında kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek için kurumlar arasında gerekli koordinasyonu kurmak.

Yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddete bütünlüklü yaklaşarak kadınların şiddetten her ne pahasına olursa olsun uzaklaşmasını merkezine alır. Bugün İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yöneltilen saldırıların aynı zamanda kadına yönelik şiddetle bütüncül mücadeleye yönelik olduğunu görüyoruz. “Aile yapısı ve değerleri” denirken aslında kadınların şiddetten uzaklaşmalarının hak olduğu, devletin buna yönelik mekanizmalar ve cezalar geliştirerek kadınlardan yana olduğu bir düzene karşı çıkılıyor. Açık bir şekilde “Erkeklerin kadınları dövmeye, şiddet uygulamaya hakkı vardır.” diyemedikleri için sözleşmenin “aile karşıtı” olduğunu iddia ederek kamuoyunda yanlış algı yaratılmaya çalışılıyor. Burada sözü geçen aile, kadınların erkekler tarafından ezildiği, hiçbir haklarının olmadığı, kocalarına asla hayır diyemedikleri ve şiddete maruz kaldıklarında da “Kocamdır” diyerek sineye çektikleri bir ailedir. Toplumun büyük bir çoğunluğunun karşısında olduğunu düşündüğümüz bu anlayışa karşı mücadele etmek hepimizin görevi.

Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek ancak her türlü ayrımcılığa karşı mücadele ederek mümkün. Bu nedenle sözleşmenin 4/3 maddesi, sözleşmeye

Devamını Oku

TCK 103 Çocuk Cinsel İstismarı Affına Karşı Kadın Platformu’nu Oluşturan Kadın Örgütleri ve Destekleyen Örgütler Tarafından 11 Temmuz Günü 33 İlde Basın Açıklaması Yapıldı

By Haberler No Comments
Çocuk Cinsel İstismarcılarına Yönelik Af Girişimlerinden ve İstanbul Sözleşmesi’ni Karalamaktan VAZGEÇİN!

Platformu oluşturan ve destekleyen örgütler olarak 11 Temmuz günü 33 ilde basın açıklamaları yaparak bir kez daha kadınların kazanılmış haklarını tartışmaya açmaktan VAZGEÇİN dedik. Covid 19 önlemleri koşullarında, fiziksel mesafe korunarak ve maskeli olarak yapılan eylemler, kadınlar olarak kararlılığımızı ve mücadelemizi her koşulda sürdüreceğimizi bir kez daha gösterdi.

Basın açıklamasının tamamı için: https://www.tck103kadinplatformu.net/
Devamını Oku