23. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı farklı illerden, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinden ve kamu kuruluşundan yaklaşık 270 kadının katılımıyla Zoom platformu üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleşti.
Bu yıl yirmi üçüncüsü düzenlenen Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı, 7-8-9-10 Kasım tarihlerinde Zoom platformu üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleşti. Pandemide Şiddet, Bakım Emeği ve Eşitlik Mücadelesi başlığıyla düzenlenen Kurultay’a, 27 farklı ilden, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinden ve kamu kuruluşundan yaklaşık 270 kadın katıldı.
İzmir Kadın Dayanışma Derneği’nden kadınların yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan Kurultay, üç gün boyunca tebliğlerin sunulması, atölye çalışmalarının gerçekleşmesi ve atölye sonuç bildirgelerinin sunulmasıyla devam etti.
Kurultay’ın birinci günü, Pandemi, Ev İçi Emek ve Cinsiyetçi Sosyal Politikalar oturumu ile başladı. İlk oturumda Melda Yaman Pandemi, Yoksullaşma ve Şiddet başlıklı konuşmasında pandemi döneminde yoksullaşmanın ev içi şiddete etkisini ele aldı. Kadınların erkekler tarafından farklı şiddet türlerine maruz bırakılırken eşzamanlı olarak işlerini kaybetmelerinin veya ücretsiz izne çıkarılmalarının, ihtiyaçları olan destek mekanizmalarının işlevsiz hale gelmesinin şiddetten uzaklaşmalarını engellediğini vurguladı.
Sosyal Politika, Devlet ve Aile başlıklı ikinci sunumda ise Zehra Keleş “Nasıl bir sosyal politika?” sorusunu odağına aldı ve yürüttüğü saha çalışmasına dayanarak ailenin ihtiyaçlarını kadınların takip etme görevi üstlendiklerini ve sosyal yardımlara başvurmak konusunda da yalnızca kadınların yükümlü olarak görüldüklerini aktardı. Tek başına bu sosyal yardımların kadınların şiddetten uzaklaşmasına yetmediğinin altını çizdi.
İlk oturumun son konuşması Pandemi ve Ev İçi Emek başlığıyla Yasemin Dildar tarafından gerçekleştirildi. Yasemin Dildar sunumunda kadınların pandemide ev içi emeğe harcadıkları vaktin arttığını, ayrıca çoğunlukla hizmet sektöründe ve kayıt dışı ekonomide çalıştıkları için ekonomik kaynaklarını yitirdiklerini aktardı. Bu durumun kadınların şiddetle mücadelede ekonomik güçsüzleşmesi ile sonuçlandığının altını çizdi.
Kurultay’ın ikinci oturumu olan Uygulamalar Bağlamında Sığınaklar, Da(ya)nışma Merkezleri ve İstanbul Sözleşmesi Bağlamında Mücadele Stratejileri’nde ilk olarak Berfu Şeker Bir Mücadele Aracı Olarak İstanbul Sözleşmesi başlıklı bir sunum yaptı. Türkiye’de ve başka ülkelerdeki İstanbul Sözleşmesi karşıtı hareketin kesişimlerini ele aldığı konuşmasında bu hareketlerin kendilerini ‘yerli ve milli’ olarak sunsalar da ulus aşırı bir hareket olduklarını vurguladı. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması talebinden vazgeçmeyerek, bulunduğumuz her yerde sözleşmeyi anlatarak ve ittifakları ve ulusaşırı dayanışma taktiklerini geliştirerek sözleşmeyi bir mücadele aracı olarak kullanmaya devam edeceğimizin altını çizdi.
İkinci oturuma Uygulamalar Bağlamında Sığınaklar, Da(ya)nışma Merkezleri sunumları ile devam edildi. İlk olarak Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan Zuhal Güreli sunum yaptı. Bu dönem öne çıkan sorunları sığınak sayı ve kapasitesinin olması gerekenin altında olması, kapasite yetersizliği nedeniyle kadınların sığınaklara kabul edilmemesi ve gizliliğe dair ihlaller olarak aktardı. Ayrıca üniversitede okuyan ve pandemi nedeniyle aile evine dönmek