25 Kasım 2021
Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nın yirmi dördüncüsü için 6-7 ve 9 Kasım 2021 tarihlerinde, pandemi koşulları nedeniyle bu yıl da çevrimiçi olarak, bir araya geldik. “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karşıtı Politikalar ve Feminist Stratejilerimiz” başlığıyla gerçekleştirdiğimiz Kurultay’ın ilk gününe farklı illerdeki kadın ve LGBTİ+ örgütlerinden ve kamu kurumlarından 267 kadın katıldı.
Bir süredir dünyada ve Türkiye’de, özellikle İstanbul Sözleşmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı üzerinden, haklarımıza yönelik saldırıların arttığı bir dönemden geçiyoruz. Kurultay’da da son yılların tartışmalarına yansıyan bu saldırıların Türkiye’de vardığı nokta 20 Mart 2021’de bir gece yarısı Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imza çekmesi oldu. Yıllardır Kurultay bileşenleri olarak İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadele için önemini dile getirirken uygulama sorunlarına da işaret ettik. İstanbul Sözleşmesi’ni eksiksiz bir şekilde uygulamak için siyasi irade göstermesi gereken Türkiye Devleti’nin bu tutumu, kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair bir kararlılık ve niyet olmadığını bizlere bir kez daha gösterdi.
İstanbul Sözleşmesi yerine neyin konulacağı tartışmaları sürerken ulusal eylem planları ve strateji belgelerine bakıldığında toplumsal cinsiyet eşitliğinden gittikçe uzaklaşan ve yerine aile odaklı politikaları getiren yaklaşımı açık bir şekilde görüyoruz. Hazırlanan her yeni eylem planı ve strateji belgesi geriye gidişin resmi olurken aynı zamanda politikasızlığın da bir belgesi. Devletin kendi çalışmasının izleme ve değerlendirmesini yapmaması, yürütülen planların etkililiğinin önemsenmediğini ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair hesap verme sorumluluğunu yerine getirmediğini gösteriyor.
Özellikle yerel yönetimlerin İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan söylemlerini uygulamaya taşımalarını bekliyoruz. Mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmelerinin yanı sıra kadın örgütleri ile işbirliği içinde çalışmalarını, feminist bakış açısı ile stratejik planlama oluşturmalarını bekliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını belediyelerin tanımamalarını ve Sözleşme değerlerine bağlılıklarını uygulamada göstermelerini talep ediyoruz.
Bizler, kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadın örgütleri olarak, şiddetten uzaklaşma mücadelesi veren kadınların deneyimlerine tanıklık ediyoruz. Bu deneyimler kadınların Türkiye’de şiddetle mücadele için var olan mekanizmalara erişimde önemli güçlüklerle karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor. Şiddetten uzaklaşma mücadelesi veren kadınların deneyimlerinden hareketle hazırladığımız izleme raporlarıyla da görüyoruz ki 6284 sayılı Kanun gereği gibi uygulanmıyor, ŞÖNİM’ler koordinasyon görevini yerine getiremiyor, gizlilik kararlarının uygulanmasında yaşanılan sorunlar can güvenliği açıklarının yanı sıra kadınların haklarına erişmelerinde öyle güçlükler yaratıyor ki gizlilik kararlarını kaldırmayı dahi tercih edebiliyorlar. Ekonomik destek ihtiyacı olan kadınların bu desteğe erişimindeki sorunların başında bu koordinasyonsuzluğun olduğu görülüyor. Kürt illerindeki kadın kurumlarından gelen raporlar ve deneyim aktarımlarından da gördüğümüz üzere devletin birçok mekanizması kadın mücadelesini engellemekte ve var olan kadın birimlerini, kurumlarını işlevsiz hale getirmeye çalışmaktadır. Bu durum özellikle kayyum