Skip to main content
Sonuç Bildirgeleri

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri 6. Kurultayı Sonuç Bildirgesi

VI. Kadın Sığınakları ve Danışma Merkezleri Kurultayı, 14-16 Kasım 2003 günleri Ankara’da, Kadın Dayanışma Vakfı’nın organizasyonu ve Heinrich Böll Vakfı’nın parasal desteği ile gerçekleştirildi. 1998 yılında Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın girişimiyle “BM 25 Kasım Uluslararası Kadınlara Yönelik Şiddete Son Günü” kapsamında başlatılan Kurultay’ın VI’ncısına Devlet Bakanı Güldal Akşit, CHP milletvekilleri Oya Araslı ve Gaye Erbatur konuk olarak katıldı.
Kadına yönelik şiddetle mücadele eden 44 kuruluş, 14 kadına yönelik şiddetle mücadeleye de destek veren sivil toplum kuruluşu, kamu kesiminden SHÇEK, KSSGM, AAK, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu ve üniversitelerden temsilcilerin katıldığı Kurultay 3 siyasi parti ve 11 basın kuruluşu tarafından izlendi.
VI.Kurultay’ın ilk gününde, son bir yılda yaşananlar ve gündemimize girenler üzerine sunuşlar ve değerlendirmeler yaptık. Diyoruz ki, bizim için bu yıla damgasını vuran gelişme, kadınların ve kız çocukların “namus” gerekçesiyle öldürülmeleridir.
Kadınların yoksulluk, savaş, töre-namus cinayetleri, aile içi şiddet, kadın sünneti gibi kadın bedenine uygulanan gelenekler, örf ve adetler, yargısız infazlar ve devlet kaynaklı şiddet gibi nedenlerle öldürüldüğü, bunun evrensel bir gerçek olmakla birlikte, nedenlerin ülkemiz açısından bölgesel/yerel ölçekte kadın katliamına dönüştüğü görülmektedir. Her geçen gün çeşitli bahanelerle infaz edilmek biz kadınları dehşete düşürüyor. Bütün bu cinayetlerin görmezden gelinmesi, ceza yasasında hafifletilmeye çalışılması ya da üçüncü sayfa haberi olarak medyada çarpıtılarak verilmesi, bu endişelerimizi daha da artırıyor. Hayatı tehlikede olan kadınların can güvenliklerinin sağlanması için acil ve yeteri kadar sığınağın olmayışı birincil sorun olarak önümüzde durmaktadır.
Yüzde 51’i kadın olan yaklaşık 70 milyonluk nüfusa sahip Türkiye’de devlete ait ve en fazla 16 kişi kapasiteli yalnızca 8 Kadın Konukevi, belediyelere ait 5 olmak üzere toplam 13 sığınmaevi bulunmaktadır. Bunların dışında, Yenimahalle Belediyesi tarafından desteklenen Kadın Dayanışma Vakfı Sığınmaevi, tek bağımsız sığınmaevidir. Avrupa Birliği’ne üye olma sürecindeki Türkiye, AB standartlarına göre her 7500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınak açma koşulunu dikkate almalı ve uyum yasaları çerçevesinde gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmelidir.
Kurultay katılımcıları bu yıl da sığınak ve danışma merkezlerini açma ve işletme konusundaki finansal sorunlarını yoğun olarak tartıştı ve şiddete uğrayan kadınlar ve çocuklarının can güvenliği açısından giderleri kamu bütçesinden karşılanması gereken sığınakları açmak, çoğaltmak ve ihtiyaç olduğu sürece açık tutmanın devletin sorumluluğu olduğunu tekrar vurguladı.
Devlete kadınları ekonomik açıdan güçlendirecek merkezi politikalar üretmesi ve uygulaması konusunda çağrı yapıldı. Çünkü bu konudaki evrensel pratiklere bakıldığında devlet, siyasi iktidarlar ve yerel yönetimler kadına yönelik şiddete karşı mekanizmalar oluşturmak ve çalıştırmakta birincil derece sorumludur ve şiddeti ortadan kaldırmakla yükümlüdür.
Öncelikli gündemimizi oluşturan konulara ilişkin kararlarımız şunlardır:
Ka-Mer’in sekreteryasında bir komisyon tarafından kadın ölümleri üzerine bir araştırma çalışması yapmaya ve önümüzdeki dönemde bir kampanyaya dönüştürmeye karar verdi.
Ayrıca, kadınların infaz edilmesine yönelik hızlı ve etkili bir şekilde tepki oluşturabilmek ve bu cinayetleri görünürleştirmek için üç ayda bir bülten çıkaracağız.
Şiddete uğrayan kadınlar ve çocuklarının can güvenliği açısından giderleri kamu bütçesinden karşılanması gereken sığınakları açmak, çoğaltmak ve ihtiyaç olduğu sürece açık tutmanın devletin sorumluluğu olduğunu tekrar vurguluyoruz. Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’de sığınak açmak isteyen ve bu konuda çalışmalarını sürdüren kadın kuruluşlarının desteklenmesi amacıyla, devlet bütçesinden pay ayrılmalıdır.
Öncelikle kapalı olan sığınaklarımızın ve uzun zamandır çaba harcamamıza rağmen halen maddi nedenlerle açamadığımız sığınaklarımızın açılmasına devletin destek vermesini istiyoruz.
Sığınakların açılması, Kadın Danışma Merkezlerinin her ilde en az bir tane olmak kaydıyla yaygınlaştırılması ve SHÇEK Kadın Konukevlerinin çoğaltılması ve kapasitelerinin artırılması, konukevlerine ayrılan bütçenin artırılması gerekmektedir.
Her belediye, kadın kuruluşlarının denetiminde ve işletmesinde olmak üzere Kadın Danışma Merkezleri açmalıdır. Valilikler de, aynı biçimde, bünyelerindeki Kadının Statüsü Birimleri aracılığı ile kadın kuruluşlarının işletmesinde Kadın Danışma Merkezleri açmalıdır. Belediyeler ve Valilikler, bu merkezlerin açılması için kadın kuruluşlarına her tür desteği vermeli ve işletme giderlerini karşılamalıdır.
SHÇEK il müdürlükleri, karakollara çalışma saatleri dışında yapılan şikayetlerde polisin yönlendirme yapabileceği şekilde nöbet sistemli çalışma ile 24 saat hizmet sunar hale getirilmeli, Emniyet Müdürlükleri öncelikle sığınmaevi olmayan yerlerde olmak üzere ve çocuk hizmetlerindekine benzer şekilde kısa süreli konaklama imkanı içeren geçici sığınma noktaları hizmetlerine kavuşturulmalıdır.
Kamu eliyle yürütülen sığınak, kadın danışma merkezi, istasyon hizmetleri vb hizmetlerin tümünde, kadın kuruluşlarıyla ortak denetim esas olmalı, ilgili mevzuat bu yönde düzenlenmelidir. Bu amaçla, çeşitli alanlarda bizimkine benzer toplumsal denetim rolüne sahip bulunan sivil toplum kuruluşlarıyla işbirlikleri oluşturmaya çaba harcayacağız.
Zihinsel ve bedensel olarak sakat olan kadınlar için her alanda olduğu gibi, sığınak ve danışma merkezlerinde de buna ilişkin gerekli mimari düzenlemenin yapılması ve sakat kadınların sorunlarının da görünür kılınmasına katkıda bulunulması gerekmektedir.
Şiddete uğradığımızda başvurduğumuz hastane, kolluk, yargı vb. Kamu hizmetlerinde ilgi görmek istiyoruz; 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un uygulanmasında hakim ve savcıların gönülsüzlüğünü görmek bizi yaralıyor, kamu hizmetlerinden yararlanırken ayrıca şiddete uğramak istemiyoruz. CMUK uygulamasından yararlanmak, destek almak istiyor, kamu kurum ve kuruluşları arasındaki iletişimsizlikten, eşgüdümsüzlükten daha fazla zarar görmek istemiyoruz.
IV.Kurultayda bağımsız kadın sığınakları çalışma grubu ve danışma merkezleri gruplarının tespit ettiği ve kurultay katılımcılarınca kabul gören ilkeleri bu alanda çalışan tüm kurumlara işleyiş ilkeleri olarak tavsiye ediyoruz. Tüm kurumların işleyişinde, kadın bakış açısının esas alınması, çalışan kişilerin seçiminde bu noktaya dikkat edilmesi, sığınak ve konukevlerinin adreslerinin gizliliğinin birincil derece önemli olduğunun kabul edilerek gerekli önlemlerin alınması, özellikle kadın konukevlerine kabul edilen kadınlara din, dil, etnik köken gibi ayrımlar gözetilmeksizin yaklaşılması, başvuru sürecinde bürokratik prosedürün hızlandırılması ve kolaylaştırılması gerekmektedir.
Devlet; kadınları şiddete karşı ekonomik açıdan güçlendirecek merkezi düzeyde planlanmış politikalar üretmeli ve uluslararası ölçekte uygulanan pozitif ayrımcılık ilkesini esas alarak, kadınlara buna uygun istihdam ve mesleki eğitim programları, maddi yardım ve sosyal güvence desteği gibi olanaklar sunmalıdır.
Barolar bünyesinde kurulan kadın hakları uygulama merkezleri yaygınlaştırılmalı ve geçen aylarda anti demokratik bir kararla kapatılan İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi (KAHDUM) derhal yeniden açılmalıdır.
Siyasi partilerin ve adayların Mart 2004’te yapılacak yerel seçimlere ilişkin bildirgelerinde kadın danışma merkezi ve sığınak taleplerimize yanıt verilmelidir. Bu amaçla, yerel seçimlere kadar tüm partileri ve belediye başkan adaylarını etkileyecek ülke çapında bir kampanya düzenlenecektir.
AB’ye girme sürecinde yaşanan yoğun yasal düzenlemeler, kadınlara yönelik şiddet konusunda önemli bir yer tutmakta ve başta Anayasa’nın tümüyle kadın erkek eşitliği çerçevesinde düzenlenmesi olmak üzere, son yıllarda çıkan (Yeni Medeni Yasa) ve yakın gelecekte çıkacak yasaların (Türk Ceza Yasası, Kamu Yönetimi, Yerel Yönetimler, Kamu Mali ve Personel Yasası) evrensel hukuka uygun biçimde kadınların lehine düzenlenmesi gerekmektedir.
Devlet, taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereğince ülkemizdeki her türlü imkan ve uygulamanın eşitlikçi olmasını sağlamak ve kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasını gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu görevin yerine getirilmesinde önemli bir eksiklik olan ve cinsiyetçi eşitsizliklerin sona erdirilmesine yönelik çalışmaların koordinasyonunu sağlayan ulusal mekanizma olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünün teşkilat kanunu hızla çıkarılmalıdır.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının bir reform olabilmesi için tüm illerde teşkilatlandırılacak Kadın Bakanlığı’nın devlet yapısının bir parçası haline getirilmesi zorunludur.
Kadına Yönelik şiddet konusunda eğitimli ve uzmanlaşmış kadınlar, kurulacak olan Kadın Bakanlığı bünyesinde görevlendirilmeli, Kadın Sorunları ve Statüsü Genel Müdürlüğü (KSSGM) ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) nun, kadına yönelik şiddet konusundaki uzman kadroları, Kadın Bakanlığı’na devredilmelidir.
Gündemde olan kamu yönetimi reformu kapsamında yapılacak her düzenleme devletin biz kadınlara karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini engellememekle kalmamalı, aynı zamanda bu yükümlülüğü yerine getirmesini sağlayıcı en azından kolaylaştırıcı olmalıdır.
Kamu yönetimi reformu sosyal devleti ortadan kaldırmamalı; başta sığınaklar ve danışma merkezleri olmak üzere kadına yönelik hizmetleri yeterli bütçe imkanları da sağlayarak güçlendirmelidir.
Kadınların karar mekanizmalarına katılımını kolaylaştıran kota vb. uygulamaları, merkezi ve yerel idarelerde “toplumsal cinsiyet eşitliği birimleri” oluşturulmalıdır.
Kamu denetiminde sivil toplumun katılımına olanak tanıyan, sadece pazar mantığıyla değil sosyal yararı da dikkate alan bir sistem oluşturmalıdır.
Toplumsal cinsiyete dayalı bütçe analizlerinin yapılması ve sonuçların her yıl bütçe ile birlikte açıklanması, bu yolla kadına yönelik devlet harcamalarının görünür hale getirilmesini sağlamalıdır.
Yerel hizmetleri güçlendirecek bir kamu yönetimi reformu kadınların yararınadır. Ancak, kısa bir süre önce açıklanmış olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı bu güçlenmeyi garanti etmemektedir. Tasarı’nın yeniden düzenlenmesinde taleplerimiz dikkate alınmalıdır.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve ilgili diğer yasa tasarıları kanunlaşırken, kadına yönelik hizmetlerin niteliği ve oranının artırılması için tüm bütçelerden pay ayrılmalı ve bunlar, tasarruf ve özelleştirme tedbirlerinin dışında tutulmalıdır.
Ekonomik şiddet kadınları yoksullaştırır, karar alma ve denetleme mekanizmalarının dışına iter. Ayrıca, ekonomik ve sosyal güvencesi olmayan kadınların şiddet içeren ilişkilerden uzaklaşmaları da zorlaşır. Bu nedenlerle, özel olarak da Medeni Kanun’un yürürlük tarihini düzenleyen 10.maddesi ile uğranan hak kaybının ortadan kaldırılması için V.Kurultay kararı çerçevesinde 2003 yılı içinde 50’den fazla kadın grubu olarak başlattığımız “Ekonomik Şiddete Hayır Kampanyası”nı sürdüreceğiz.
Kampanyamızın fon sıkıntılarını azaltmak için yerelde özel sektörden, sendikalardan ve belediyelerden ayni destekler istiyoruz.
VI.Kurultay sırasında çeşitli illerden temsilcilerimizden oluşan heyetimiz TBMM’ne 4 bin dilekçeyi daha teslim etti. Böylece TBMM’ne gönderdiğimiz dilekçe sayısı 30 bini buldu. Ancak, henüz tek bir dilekçeye bile cevap alınmadığından, dilekçelerimizin kadın milletvekilleri tarafından izlenmesini ve Meclis gündemine getirilmesini istiyor, bekliyoruz.
TCK Tasarısına ilişkin çalışmalara kadın bakış açısıyla katkıda bulunan kişi ve kuruluşları kutluyor, teşekkür ediyoruz.
Kurultay katılımcıları, şu anda tartışılmakta olan Türk Ceza Kanunu Tasarısı ve TCK Kadın Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Kadın Bakış Açısından Türk Ceza Kanunu: TCK Tasarısı Değişiklik Talepleri”ni değerlendirmiş ve bu taleplerin tamamını benimsemiştir.
Bu konuda TCK Kadın Çalışma Grubuna gereken desteğin verilmesine ve konunun yerel düzeyde de takip edilmesine karar verilmiştir.
VI.Kurultay, Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik amacıyla hazırlanmış ve halen TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmekte olan Tasarıyı ve TCK Kadın Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Kadın Bakış Açısından Türk Ceza Kanunu: TCK Tasarısı Değişiklik Talepleri”ni değerlendirdi. Bu değişiklik taleplerinin tamamı, Kurultayımızın ortak talepleridir. Bu kararımızı 550 milletvekiline mektupla bildireceğiz.
Tasarının yasalaşması sürecinde, TBMM bünyesindeki çalışmalara ilaveten kamuoyunu ve milletvekillerini etkileyecek bir kampanyaya da ihtiyaç duyuyoruz. Bu kampanya, hukukçuların yanı sıra hukukçu olmayan kadınların da yoğun katkılarıyla, Ceza Kanunu’nun sadece teknik bir çalışma olmadığını hepimizi ilgilendirdiğini görünürleştirecek, Hükümet’in Tasarıya ilişkin politik sorumluluğuna vurgu yapacaktır.
Kurultay katılımcıları olarak, kendi yerellerimizde yerel medya imkanlarından yararlanarak ve düzenleyeceğimiz toplantılarla kamuoyunu ve kadınları bilgilendirmeye devam edecek, ilimizin milletvekillerine taleplerimizi desteklemek için çağrılar yapacak, taleplerimizi destekleyen milletvekillerine destek ve teşekkür mesajları göndereceğiz. Kadın kuruluşları olarak ortak sokak gösterileri ve basın açıklamaları yapacağız.
TÜM KADIN KURULUŞLARININ HÜKÜMETTEN EN ÖNCELİKLİ TALEBİ, KADINLARA “TECAVÜZCÜNÜZLE EVLENİN” DİYEN ADALET BAKANI DANIŞMANI DOĞAN SOYASLAN’IN GÖREVİNDEN ALINMASIDIR.
KURULTAY KATILIMCILARI
Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu (Adana)
AKDAM (Adana)
Adana Kadın Kuruluşları Birliği (Adana)
Aliağa YG 21 Kadın ve Aile Dayanışma Birimi (İzmir)
Amargi Kadın Akademisi (İstanbul)
Amargi Kadın Kooperatifi (Adana)
Antakya Belediyesi Kadın Danışma Merkezi (Hatay)
Antalya Kadın Dayanışma ve Danışma Merkezi (Antalya)
Antalya Yerel Gündem 21 Kadın Meclisi (Antalya)
Bağımsız Kadın Derneği (Mersin)
Barış İçin Sürekli Kadın Platformu (Ankara)
Batman Kadın Danışma Merkezi (Batman)
Bingöl Ka-Mer (Bingöl)
Cumhuriyet Kadınları Derneği (Ankara)
DİKASUM (Diyarbakır)
Ege Kadın Dayanışma Vakfı (İzmir)
Ekonomik Şiddete Hayır Platformu (İstanbul)
EPİ – DEM. (Diyarbakır)
Ev Hanımları Dayanışma ve Kalkındırma Derneği (Adana)
İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi (İstanbul)
Kadın Dayanışma Vakfı (Ankara)
Kadın Dayanışma Grubu (İzmir)
Kadın Emeğini Değerlendirme Derneği (Çanakkale)
Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şubesi (İzmir)
Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Vakfı (İstanbul)
Kadınlarla Dayanışma Vakfı (İstanbul)
KADMER (Kızıltepe / Mardin)
Kadınlar Vardır Grubu (Ankara)
Ka-Mer (Diyarbakır)
Karşıyaka Kent Meclisi Kadın Dayanışma Merkezi (İzmir)
Kütahya Belediyesi Kadın Sığınmaevi (Kütahya)
Morçatı Kadın Sığınağı Vakfı (İstanbul)
Selis Kadın Danışmanlık Merkezi (Diyarbakır)
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Kadın Hizmetleri Şube Müdürlüğü (Ankara)
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu İl Sosyal Hizmet Müdürlüğü (Ankara)
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu İl Sosyal Hizmet Müdürlüğü Ankara Konukevi (Ankara)
Şahmaran Kadın Dayanışma ve Araştırma Merkezi (İstanbul)
TCK Kadın Çalışma Grubu
Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği, Psikososyal Travmaya Destek Birimi Kadın Projesi (İstanbul)
YG 21 Kadın Meclisi (Kütahya)
YG 21 Kadın Sığınmaevi Çalışma Grubu (İzmir)
YG 21 Kent Konseyi Kadın Meclisi (Adana)

Leave a Reply